Kemik Erimesi (Osteoporoz) Nedir?
Kemik erimesi, kemik yoğunluğunun ve gücünün azalmasıyla ortaya çıkan, kemiklerin daha kırılgan hale gelmesine neden olan bir durumdur. Genellikle sessiz bir şekilde ilerler ve kemik kaybı uzun süre fark edilmez. Belirgin bir kırık oluşana kadar herhangi bir belirti vermeyebilir. İleri aşamalarda, öksürme veya hafif bir eğilme hareketi gibi basit eylemler bile kırığa yol açabilir. Kırıklar sonucunda kronik ağrı gelişebilir ve bağımsız hareket edebilen birey, bir başkasının yardımına bağımlı hale gelebilir. Omurga kırıkları başlangıçta şiddetli ağrıya yol açarken, zamanla bu ağrı küntleşerek sürekli bir hal alabilir.
Dünya genelinde 200 milyondan fazla kişiyi etkileyen kemik erimesi, her üç kadından birinde ve her sekiz erkekten birinde görülmektedir.
Kemik, sürekli yenilenen, canlı bir dokudur. Her yıl kemik dokusunun yaklaşık %8-10’u yenilenir. Kemik yapımı ve yıkımı arasında dengesizlik meydana geldiğinde kemik kaybı başlar. Yapım süreci, yıkımdan daha düşük olduğunda kemik yoğunluğu azalır ve kırılganlık artar.
Sağlıklı kemik yapısını koruyabilmek için kalsiyum ve D vitamini açısından zengin beslenmek ve fiziksel olarak aktif bir yaşam sürmek önemlidir. Kemik yoğunluğu, kadınlarda 40’lı yaşlardan, erkeklerde ise genellikle 50’li yaşlardan itibaren azalmaya başlar. Menopoz sonrası östrojen eksikliği kadınlarda kemik erimesine yatkınlık yaratır.
Erken evrede kemik erimesi belirti göstermediği için “sessiz hastalık” olarak bilinir. Çoğunlukla kırık oluşana kadar fark edilmez. Kemik erimesine bağlı kırıklar, büyük bir travmaya gerek olmadan da oluşabilir. Belirtileri şunlardır:
Aşağıdaki durumlarda kemik erimesi açısından doktorunuza danışmanız önemlidir:
En sık görülen kemik erimesi nedenleri yaşlanma ve menopoz sonrası dönemde östrojen eksikliğidir.
Kemik sağlığını etkileyen pek çok iç ve dış faktör bulunur. Her bireyde görülebilmekle birlikte, menopoz sonrası kadınlarda kemik döngüsünün hızlanması nedeniyle kemik erimesi daha yaygındır. Risk faktörleri şunlardır:
Kemik erimesi risk faktörlerine sahip bireylerin doktorlarıyla görüşerek kemik yoğunluğu ölçümü yaptırmaları önerilir. Menopoz sonrası tüm kadınların ilk beş yıl içinde kemik erimesi açısından değerlendirilmesi gerekir. Sonrasında ise 2-5 yılda bir takip yapılmalıdır.
Sadece kemik yoğunluğu ölçümü yeterli değildir; risk faktörlerinin analiz edilmesi, kemik sağlığını etkileyebilecek hastalıkların araştırılması ve gerekli kan testlerinin yapılması önemlidir. Hastanın 10 yıllık kırık riskine göre ilaç tedavisine başlanıp başlanmayacağına karar verilir. Önceden kırık geçirenlerde tedavi kriterleri daha farklıdır, bu nedenle kırık öyküsü önemlidir.
Kemik ölçümünde en yaygın kullanılan yöntem DEXA’dır (Dual Energy X-Ray Absorptiometry). Ancak yaşlı bireylerde kireçlenme, omurga eğriliği, kırık veya protez gibi durumlar DEXA sonuçlarını etkileyebilir. Bu kişilerde QCT yöntemi ile daha doğru sonuçlar elde edilebilir.
Kemik erimesini önlemek için:
Tedavinin temel amacı kırık riskini azaltmak, ağrıyı hafifletmek ve fonksiyonel kapasiteyi korumaktır. Kemik erimesi tedavisi ilaç tedavisiyle sınırlı kalmaz; fizik tedavi, psikolojik destek ve düzenli egzersizler de önemli rol oynar.
Her ilaç gibi kemik erimesi tedavisinde kullanılan ilaçların da yan etkileri olabilir. Günümüzde en yaygın kullanılan ilaç grubu bifosfonatlardır; haftalık, aylık, üç aylık ve yıllık formları bulunur. Ağız yoluyla alındığında mide ve bağırsak sistemiyle ilgili yan etkiler, grip benzeri belirtiler, kırık iyileşmesinde gecikme, böbrek fonksiyonlarında bozulma ve kan kalsiyum seviyelerinde düşme gibi yan etkiler görülebilir. Nadir de olsa çene osteonekrozu, atriyal fibrilasyon, atipik kırıklar ve yemek borusu kanseri gibi yan etkiler bildirilmiştir.
Bifosfonatların dışında, Selektif Östrojen Reseptör Modülatörleri, Denosumab, Paratiroid hormon ve analogları da tedavi seçeneklerindendir. İlaç seçiminde hastanın yaşı, cinsiyeti, menopoz durumu, kemik yoğunluğu, kırık öyküsü, diğer hastalıklar ve kullanılan ilaçlar gibi birçok faktör dikkate alınır. İleri kemik erimesi olan ve belirgin kırıkları bulunan hastalarda Paratiroid hormon ile tedavi daha etkili olabilmektedir.
Kemik erimesinden korunmanın temelinde, büyüme döneminde yeterli kalsiyum, D vitamini ve protein alınması ile düzenli fiziksel aktivite bulunur. Elde edilen kemik yoğunluğunu korumak için alkol, kafein ve sigara tüketiminden kaçınılmalı, yeterli kalsiyum ve D vitamini alınmaya devam edilmelidir.
Fiziksel aktivite, güçlü kemik yapısının yanı sıra düşme riskini azaltarak kırıkları önlemeye de yardımcı olur.
Sağlığımızı korumanın, hastalık oluşmadan önlem almanın en etkili ve ekonomik yol olduğunu unutmamalıyız. “Bende kemik erimesi var mı?” sorusu yerine “Sağlıklı kalmak için neler yapmalıyım?” sorusunu sormak daha önemlidir. Sağlıklı kemikler için yeterli D vitamini ve kalsiyum alımına ve düzenli fiziksel aktiviteye özen gösterilmelidir. Ayrıca, kemik sağlığı açısından risk taşıyan bireylerin, menopoz sonrası kadınların ve erken menopoza girmiş kişilerin düzenli aralıklarla doktora başvurarak kemik yoğunluklarını değerlendirmesi önerilir.
Haber, Duyuru, ve her türlü gelişmeden haberdar olmak için e-bülten aboneliğini yaptırınız